NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
17 - (2969) حدثنا
أبو بكر بن
النضر بن أبي
النضر. حدثني
أبو النضر،
هاشم بن
القاسم. حدثنا
عبيدالله الأشجعي
عن سفيان
الثوري، عن
عبيد المكتب،
عن فضيل، عن
الشعبي، عن
أنس بن مالك
قال:
كنا
عند رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فضحك فقال
"هل تدرون مما
أضحك؟" قال
قلنا: الله
ورسوله أعلم.
قال "من
مخاطبة العبد
ربه. يقول: يا
رب! ألم تجرني
من الظلم؟ قال
يقول: بلى. قال
فيقول: فإني
لا أجيز على
نفسي إلا
شاهدا مني.
قال فيقول:
كفى بنفسك
اليوم عليك
شهيدا.
وبالكرام
الكاتبين
شهودا. قال
فيختم على
فيه. فيقال
لأركانه:
انطقي. قال
فتنطق
بأعماله. قال
ثم يخلى بينه
وبين الكلام.
قال فيقول:
بعدا لكن
وسحقا. فعنكن
كنت أناضل".
[ش
(لأركانه) أي
جوارحه.
(أناضل) أي
أدافع وأجادل].
{17}
Bize Ebû Bekir b. Nadr
b. Ebi'n-Nadr rivayet etti. (Dediki): Bana Ebu'n-Nadr Hâzim b. Kaâsım rivayet
ettî. (Dediki): Bize Ubeydullah El-Eşcaî, Süfyan-i Sevrî'den, o da
Ubeydeî-Müktib'den, o da Fudayl'dan, o da Şa'bî'den, o da Enes b. Mâlik'den
naklen rivayet etti. (Şöyle demiş):
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in yanında idik. Güldü. Ve :
«Niye gülüyorum, biliyor
musunuz?» dedi. Biz :
— Allah ve Resulü hilir, cevâbını verdik. Şöyle
buyurdular:
«Kulun Rabbiyle
konuşmasına gülüyorum.
— Yâ Rabbi! Sen beni
zulümden korumadın mı? diyecek. Teâlâ Hazretleri :
— Evet korudum, buyuracak. Kul :
— Ama ben kendime benim tarafımdan bir şâhid
getirilmesinden başka bir şeye razı değilim, diyerek. Teâlâ Hazretleri de :
— Bugün sana tek şâhid olarak nefs’in, çok
şabid elarak da kiram-ı kâtibin (melekler!) kâfidir. Buyuracak ve ağzına mühür
vurulacaktır. Müteâkiben uzuvlarına, konuş, denilecek. Onlar da bunun
amellerini söyleyecektir. Sonra konuşmak hususunda serbest brakılacak ve :
— Sizler uzak olun, ırak olun! Ben ancak sizin
için mücâdele ediyordum diyecektir.»
İzah:
Kulların Allah Teâlâ'yı
görmesi meselesi iman bahsinde geçmişti. Hadîs-i şerifdeki «fül» tâbiri «fülan»
kelimesinin murahhamıdır.. Kelime münâda olduğu için terhım yapılmış yani; sonu
atılmıştır. Aslı «vâ fülânı'dır. Ancak bu terhim kaide hârici yapılmıştır.
Maamafih Kaadî Iyâd'a göre «fiil» kelimesi, fülân mânâsına gelen ayrı bir
lügattir diyenler de olmuştur. Yine Kaadî Iyâd'a göre Teâlâ Hazretlerinin kuluna:
«Ben seni reis yapmadım mı? Sana ganimetin dörtte birini vermedim mi? ilâh...»
buyurmasından murad: «Seni hiç bir meşakkate düçâr etmeden rahat yaşatmadım mı?
demektir.
Ganimetin dörtte birini
almak câhiliyyet hükümdarlarının âdeti idi. Dünyada bunca nimetlere nail
olmuşken, Allah'ını hatırlamadığı kulun itirafı ile meydana çıkınca Teâlâ
Hazretleri:
«Öyle ise bugün ben de
seni unutuyorum.» diyecektir. Birçok defalar gördüğümüz vecihle Teâlâ
Hazretleri hakkında unutmak, hatırlamak gibi şeyler muhal olduğu için, bu
cümlenin mânâsı: «Ben de sana rahmetimi men ediyorum.» şeklinde te'vil
olunmuştur.
îman iddiasında bulunan
üçüncü kul'a :
«öyle ise şuraya!»
buyurulmasının mânâsı: «Sen şuraya ayrıl bakalım, bir de uzuvlarına soralım.
Senin hakkında onlar ne gibi şehâdette bulunacaklar...» demektir. Neticede
bütün azası aleyhine şehâdet edecek, böylece yalancılığı ortaya çıkacak,
Allah'ın azabına düçâr olacaktır.